Eskiden beri süre gelen sabah kahve içme alışkanlığımın yanına
birde kahvenin yanında bu albümü dinleme alışkanlığı eklendi. Her gün işi gücü
bir kenara bırakıp hatta telefonları dahi kapatıp güzel bir kahve eşliğinde 45
dakika boyunca bu albümü dinlemek, o güzel melodileri ve Serenad Bağcan’ın o
güzel yorumunuyla adeta manevi bir seyahate çıkmak son zamanlarda edindiğim en
güzel alışkanlık oldu. Albümü dinlemeye başladığımda olan ben albüm bittiğinde
bambaşka bir ben oluyor adeta. 45 dakika boyunca keyifli bir seyahate
çıkıyorsunuz. Bazen geçmişe bazen geleceğe bazen de bazılarının geçmişine
geleceğine… neyse.
Bu albüm hakkında söylenecek hem çok şey var hem hiçbir
şey yok aslında. Albümü tek kelime ile ifade etmem gerekirse mükemmelden başka
bir şey diyemem. Albüm hakkında şikâyetçi olabileceğim iki nokta var birincisi
kısa oluşu. İnsan daha fazlasını istiyor her güzel şeyin daha fazlasını istediği
gibi. Umarım devamı gelir, gelmeli. İkinci nokta ise; Fazıl Say bu gecikmenin
nedenini albümün önsözünde açıklamış olsa da neden bu güzellikten 20 sene boyunca
mahrum kaldığımız. O da olsun, ne demişler geç olsunda güç olmasın.
Ne olursa olsun sonuç mükemmel. Herkesin mutlaka edinmesi,
dinlemesi gereken bir albüm. Umarım çok satar, umarım çok kişiye ulaşır, umarım
satış patlamaları yaşanır ve umarım insanlar kaliteli müziğin kıymetini bilir.
Albümdeki şarkılara gelince hiç birini ayırt edemem ancak
ilk iki şarkı “Düşerim” ve “Akılla Bir Konuşmam Oldu” gönlümde ayrı bir yer
edindi. Hem müziğiyle hem sözleriyle gerçekten harika şarkılar. Hani kötünün
kötüsü derler ya işte bunlarda mükemmelin mükemmelleri bence.
Ülkemizde maalesef büyük sanatçıların kıymetleri yaşarken
bilinmez. İşte Fazıl Say’da bu kaderi (?) paylaşan o büyük sanatçılardan biri.
Hem müzikal olarak çok beğeniyorum Fazıl Say’ı hem de kişisel olarak duruşu
hoşuma gidiyor, fikirlerimiz örtüşüyor. Israrla ve inatla yılmadan mücadele ediyor
bu ülkedeki “bağzı” gereksiz insanlar ve olaylarla. Doğrusunu söylemek
gerekirse ben olsam çoktan pılı pırtıyı toplar sanatçı kıymeti bilen medeni bir
ülkeye gitmek üzere yola koyulurdum. Gitmediği bizi yalnız bırakmadığı için kendisine
ayrıca teşekkür ederim.
Ve sonuç;
Başta Metin Altıok, Ömer Hayyam, Cemal Süreya, Can Yücel,
Pir Sultan Abdal, Orhan Veli, Nâzım Hikmet Ran, Muhyiddin Abdal’a bu albümün
mimarı Fazıl Say’a, harika yorumuyla bizi âlemlerden âlemlere götüren Serenad
Bağcan’a, Çağ Erçağ’a, Bülent Evcil’e, Pelin Halkacı Akın’a, Aykut Köselerli’ye,
Hakan Güngör’e, Cem Adrian’a, Güvenç Dağüstün’e, Burcu Uyar’a, Selva Erdener’a
ve albümü hazırlayan Ada Müzik’e çok ama çok teşekkürler. Eline, kolunuza,
yüreğinize, sesinize, emeğinize sağlık. Sağ olun var olun iyi ki varsınız, iyi
ki var oldunuz, ben can nedir ben canlar nedir şimdi bildim.
Sevgiyle,
Soydan TR
soydan@gmail.com
soydan@gmail.com
Ben olmayınca bu güller, bu selviler yok,
Kızıl kızıl dudaklar ,mis kokulu şaraplar yok
Sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok,
Ben düşündükce var dünya, ben yok, o da yok.
Linkler
Albümün tanıtım videosu http://www.youtube.com/watch?v=JizmVxjv3mI
Albüm hakkında daha fazla bilgi http://fazilsay.com/en/1945/fazil-saydan-bir-ilk-album-ilk-sarkilar
Fazıl Say’ın tüm albümleri http://fazilsay.com/tr/music/discography/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder